KIBRIS EROZYONLA MÜCADELE, AĞAÇLANDIRMA

VE DOĞAL VARLIKLARI KORUMA VAKFI

 
 

Lefkoşa'da Atık Su Tehlikesi
   
Kıbrıs Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma
ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı
                                                                                                                                                                                          
 
             Yaklaşık 2 ay önce, Orta köy atık su pompalama tesisinde meydana gelen arıza nedeniyle,  maalesef atık suların yerleşim alanı içinde akan dereye verilmesine tüm ilgililer seyirci kalıyor.
             Dünyada insan sağlığı her şeyin üzerindedir. Bu nedenle, grev veya başka hiç bir nedenle, kimsenin halkın sağlığı ile oynama hakkı olamaz.
             İlgili Sendika hak arama gerekçesiyle grev yaparken halkın sağlığına zarar verici eylemlerden sakınmalı. Hükümet ise, her koşulda vatandaşların sağlığı ile oynanmasına hiçbir şekilde izin vermemeli. Her koşulda, halkın sağlığını korumak için gerekli tüm önlemleri almalı.
            Savaş durumlarında bile, ilgili taraflar, masum insanlara zarar vermemeğe, hastalanmalarına sebep olabilecek davranışlardan kaçınıyor.
            Bu nedenle Sendika- Belediye yönetimi- hükümet üçgeni arasındaki ihtilafa taraf olmayan halka zarar verilmemesi dikkat edilmeli.
            Kanalizasyon sularının arıtılmadan yerleşim alanı içinde akan dereye verilmesi, halkın sağlığı bakımından çok sakıncalı ve tehlikelidir.
             Bülent Ecevit Lisesi- Devpa Market arasındaki dere yatağında biriken lağım suları, çevreye pis koku saçması ve vatandaşları rahatsız etmesi yanında, ani ölümlere sebep olabilmesi ve potansiyel salgın hastalık kaynağı olması nedeniyle, çok sakıncalı ve tehlikelidir.
             Atık sularda amonyak,hidrojen sülfür gibi anorganik ve amin aldehit, karbonil merkeptan, yağ asitleri gibi kötü koku yayan organik maddeler bulunur. Bu gazların düşük konsantrasyonları  uzun süre solunum yolu ile alındığı zaman, yorgunluk, iştah kaybı, baş ağrısı, sinirlilik, baş dönmesi, hafif hafıza kaybına neden olabilir. Bazıları, beyin hücrelerini olumsuz yönde etkiler, bazıları ise zehirleyici olup, hızlı ve ani ölümlere sebep olabilir.
            ‘Örneğin kanalizasyon gazı olarak bilinen Hidrojen Sülfit’in (H2S), kokusu algılanabildiği konsantrasyonda, sağlığa herhangi bir zararı olup olmadığı kesin olarak bilinmiyor. Fakat solunan havada Hidrojen Sülfit konsantrasyonu, 1120 mg/ m3  üzerinde olduğu zaman, hızlı ve ani ölüme sebep olur.
             Evsel atık sulardaki protein parçalanması esnasında ortaya çıkan NH3 miktarı ise, soluduğumuz havada %5  oranını bulursa, 10 dakika gibi kısa bir zamanda, ölüme sebep olabilir.’(Prof. Dr. Ertuğrul Erdim.D.E.Ü. İzmir)
Bunun yanında atık sularda, insanlar için çok tehlikeli ve bulaşıcı patojenik mikroorganizmalar da bulunabilir. Özellikle Tifo, Paratifo, Dizanteri, çocuk felci, sarılık (hepatit), Diyare gibi hastalık amilleri ve Askaris, Oxirus, Fasciola, Taenia gibi asalaklar bulunma riski oldukça yüksektir.
            Dere yatağına mikrop yuvası kanalizasyon sularının verilmesi nedeniyle, Marmara, Göçmenköy ve sosyal konut bölgesinde, kara sinek populasyonunda anormak derecede artış meydan gelmiştir. Ayrıca bölgede yaşayanlarda alerjik rahatsızlıklar ortaya çıkmağa başlamıştır.
            Ayrıca dere yatağındaki doğal yaşam ve yaban hayvanları, kanalizasyon sularındaki deterjan ve mikroplu su nedeniyle telef olmuştur.
            Görüldüğü gibi atık suların evlerin arsından akan dereye dökülmesi, çok tehlikeli ve ciddi bir sorundur.
Bu nedenle, hükümet derhal soruna el atmalı,aylardan beri arızalı bulunan, pompa istasyonundaki arızayı tamir ettirmeli ve salgın hastalık ortaya çıkmasını engellemeli.
            Hükümet çöp konusunda yaptığı gibi pompalama istasyonundaki arızayı da özel kesime tamir ettirerek, ülkede salgın hastalık ortaya çıkmasına seyirci kalmamalı.
 
 
Dr. Orhan Aydeniz
KEMA Vakfı Başkanı